2 Eylül 2014 Salı

Mimlendim, mimli yanıtlar verdim...

Sevgili “Kalemimden Yazılar” sağolsun düşünüp beni mimlemiş, kendisine teşekkür ediyorum. Konu kitaplar üzerine olunca keyifle yanıtladım, aslında itiraf edeyim huysuzlandığım ve espriyle karşılık verdiğim sorular da oldu. Haydi biraz eğlenelim o halde. Gelsin sorular...


1- Çok kitaptan oluşan seriler mi ya da tek kitaplar mı?

Cehaletimi mazur görünüz ama çok kitaptan oluşan serileri hiç bilmiyorum. Daha da açık ifade etmek gerekirse söyleyeyim; kitap dünyasındaki dizi olayına tamamen yabancıyım. Sanırım “dinozor okuyucu” sınıfına giriyorum bu anlamda. Vampir serisi, korku serisi, Yüzüklerin Efendisi serisi, Harry Potter serisi, polisiye dizisi türü kitaplarla da yıldızım barışmadığı için benim için seri demek, beğendiğim yazarın kitaplarını ard arda okumak demek oluyor. Eğer seri tanımına giriyorsa Vedat Türkali'nin Güven-1 ve Güven-2'sini tek geçerim mesela. Bu sorudan anladığım bu kadar keskin yani..

2- Sadece kadın yazarları mı yoksa erkek yazarları mı okumak?

Böyle bir soru hiç kitap okuyucusuna sorulur mu? Ayrımcılık mı yapıyoruz şimdi ne ayıp ne ayıp.. Sözcüklerin cinsiyeti mi var? Duymamış oluyorum, es geçiyorum bu soruyu.


3- Kitapçıya gidip kitap almak mı, internet üzerinden kitap almak mı?

Sokağa çıkmışsam, bir yere yetişme derdim yoksa, yolumun üzerindeki kitapçılara girmeden duramam. Kitapçı gezme keyfim elbette internetteki kampanyaları takip etmeme engel değil. Yani esneğim, öyle de olur, böyle de olur..

4- Film olan kitapları mı dizi olan kitapları mı?

Genelde kitabını okuduğum bir filmi veya diziyi sevmem ben de çoğu insan gibi. Çünkü kitap okurken kendi hayal gücünüzle konuya dahil olurken, dizi ya da film gibi bir somutlaştırma durumunda araya yönetmenin gözlüğü de giriyor. Başkasının gözlüğü de doğal olarak bulanık gösteriyor. İstisnalar var elbette, mesela Richard Russo'nun Kasaba adlı çok beğenerek okuduğum kitabının filmini de keyifle izlediğimi anımsıyorum. Dizilerde zaten kitaptan çok uzaklaşılıyor, hatta dizi senaryolarına "kitap katili" bile diyebilirim.


5- Günde 5 sayfa okumak mı yoksa haftada 5 kitap mı?

Günde 5 sayfa çok az, haftada 5 kitap da çok fazla! Kitap okumak ilaç değil ki reçetesi olsun. Yani sınır yok, ne kadar isterseniz! Bu soruyu da böyle huysuzlanarak cevap verdiğim için kusura bakmayınız, soranın suçu ben ne yapayım ☺


6- Profesyonel bir yazar olmak ya da profesyonel bir yorumcu olmak?

Çocukluk hayalim yazar olmak. Bunun dışında profesyonel yorumcu olmak ise hiç bana göre bir iş değil. Profesyonel olmak demek, para karşılığı iş yapmak demek. Para karşılığında bir kitabı eleştiremem ben, sıkılırım, zoruma gider...


7- En sevdiğiniz 20 kitabı tekrar tekrar okumak mı yoksa her gün daha önce okumadığınız yeni bir kitabı okumak mı?

Bugüne kadar çok sevdiğim bir kitabı ikinci kez okuma girişimim olmadı. Damağımda kalan ilk lezzet yeter bana, fazlasından yorulurum, aşırı dozdan baygınlık gelir. Neden aynı şeyleri tekrar tekrar okuyayım ki bunca okunmamış kitap beni beklerken, zaman kaybı olmaz mı? Okumadığım kitaplar bana küsmez mi?



8- Kütüphanede çalışmak mı kitap satıcısı olmak mı?

Kütüphanede çalışmak bence çok sıkıcı bir iş. Kitap satıcısı olmak, yeni kitaplarla haşır neşir olmak, insanlarla ayak üstü kitap sohbeti yapmak, imza günleri düzenleyip sevdiğim yazarlarla tanışmak varken niye gidip sessiz bir kütüphanede kendimi hiç değişmeyen bir kısır döngüye hapsedeyim ki! (Kütüphane memurları alınmasın lütfen, bakmayın böyle dediğime sanki diğer işler farklı mı, hepsi kısır hepsi döngü!)


9- Favori türünüzden kitaplar okumak mı yoksa favori türünüz hariç diğer her türden kitaplar okumak mı?

Bu soruya da gülümsüyorum, soruları soran kişi okuyorsa eğer hiiç kusura bakmasın.
Ben mesela korku-gerilim kitaplarını sevmiyorsam niye okuyayım ki böyle bir kitabı! Favori türüm, yani en beğendiğim tür romansa niye öykü okumaya kendimi zorlayayım? Nitekim öyle gerçekten de, kısa öyküleri sevmem ve ıssız adaya düşüp de elimde sadece kısa öykü kitapları kalmadığı sürece alıp okumam.
Öğrenciysem, mesela dönem ödevim hiç sevmediğim türde bir kitabın özetini çıkarmaksa mecburiyetten okurum, ama keyfim için niye favorim olmayan türde kitapları tercih edeyim ki? Bu nasıl bir soru böyle eyy moderatör, sınıfta kaldınız! ☺
Açıkçası bu soruya “favorim olmayan türden kitapları okumaya bayılıyorum!” ya da “istemiyorum ama ne yapayım okuyorum!” cevabını veren kaç kişi olduğunu ve bu cevabı veren insanların psikolojilerini acayip merak ettim şimdi..


10 - Sadece fiziksel kitap kopyalarını okumak mı yoksa sadece e-kitap okumak mı?

Hayatta “gri” diye bir renk var. Sadece o mu, sadece bu mu şeklinde sorular bana uymuyor.
E-kitap henüz okumadım ama “asla okumam” demiyorum. Koşullar neyi gerektirirse uyum sağlayacağız mecbur. Şimdilik normal kağıttan kitapları okuyorum, altını çize çize, kenarlarını kıvıra kıvıra, kütüphanemde göstere göstere.. Ama eğer kitapların basılmadığı bir zaman dilimi bana denk gelirse hemen uyum sağlarım, uyum sağlamalıyım, dinozorluk da bir yere kadar..


Eveeet bu günlük eğlence turumuz da burada bitti, bu “gıcık” cevaplarımı okuyanlar muhtemelen bir daha beni mimlemek istemeyeceklerdir, bakalım göreceğiz..

Neyse güldük eğlendik güzel oldu, o halde haksızlık olmaması için bloguma en son yorum yapan üç kişiyi mimliyorum ben de. Soruları beğenen herkes yanıtlayabilir elbette.

Topu size attım, siz benim kadar “gıcık” olmayın cevaplarınızda..

Sevgiyle ve gülümseyerek kalın diyorum..




15 yorum :

  1. Sabahin bu erken vaktinde uyandım ve güne bu güzel postu okuyarak başladım. Tam gönlüme gore olan tatlı cevapları okuya okuya ilerlerken yazının sonunda ismim ile karşılaşmak sürpriz oldu. . :)
    gülümseyerek okuduğum yanıtlar tam gönlüme göre. Ama ben bu kadar güzel ifade edemem tabi. Ben şimdi nasıl yapacam bu mimi. :) her soruya evde yazarin cevabının aynısı desem intihal suçu kapsamına girer mi acaba? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın sevgili sabah insanı :)
      İntihal suçu işlemeyiniz, gönlünüze göre kendi yanıtlarınızı veriniz, merakla bekliyoruz efenim:)

      Sil
    2. Kaçış yok anlaşılan. ..:)
      Size de Günaydın. ...

      Sil
    3. Bu eğlenceden kaçılır mı hiç :)

      Sil
    4. Bu eğlenceden kaçılır mı hiç :)

      Sil
  2. Günaydın. Sizi mimledim ve ne güzel yaptım değil mi? Yoksa bu keyifli yazı ortaya çıkmayacaktı bizim de yüzümüzde gülümseme belirmeyecekti.
    Harika cevaplar olmuş, elinize, emeğinize sağlık. Güzel bir gün geçirmeniz dileğimle...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günaydın, evet ne güzel yaptınız sahiden de, acayip eğlendim ben, okurken siz de eğlendinizse oldu bu iş :)
      Güzel bir gün dilerim, sevgiler :)

      Sil
  3. Güzel olmuş. Sorular saçma olacak ki işin eğlencesi çıksın. Ben sorulardan ziyade yanıtların eğlencelisini seviyorum. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru aslında, saçma sorulara saçma yanıtlar güzel oluyor, teşekkürler :)

      Sil
  4. Hahaha hepsi kısır hepsi döngü :D
    Canım kısır çekti sanki :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kısır, hmm olsa ne güzel olurdu!" diyemeyeceğim; zira 3 günlük sıkı diyetin ikinci zafer öğle vaktini kutlamaktayım :)

      Sil
  5. Bende mimlenmişim yahu :D Teşekkür ederim efendim. En kısa sürede yanıtlayacağım. Notumu aldım. Mime gelirsek aşağı yukarı benim düşüncelerime tercüman olmuşsun yahu. Mesela ben kitabı kitapçıdan almak pek istemiyorum. Nedeni sürekli başımda duran bekçilerdir. Yahu rahat rahat gezdirmiyorlar insanı. yada bana inat yapıyorlar :D Biraz rahat bıraksalar belki kitapçıları daha çok seveceğim. O yüzdendir ki internet şu aralar daha iyi :D Emeğine sağlık efendim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok enteresan, ben hiçbir kitapçıda başımda duran satış görevlisine rastlamadım bugüne kadar. Tam tersine hafif ve güzel bir müzik çalar, hatta soru sormak istediğinde birilerini zor bulursun. Tabi ben yayınevi kitapçılarından bahsediyorum bu arada yani Kabalcı, Ada, Seyhan, Mefisto.. Sahi ben sahaf hariç hiç başka kitapçıya gitmiyorum ki :)

      Sil
  6. Okuduğunuz kitapları evde tutmak yerine ya bağışlayın yada satın ki başkalarının da işine yarasın diye duymuştum bir tv programında (kim dedi, onu hatırlamıyorum ama;) Siz ne dersiniz bu cümleye? Kitaplığında saklayanlardan mısınız? Yoksa paylaşanlardan mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kitaplarımı paylaşmayı sevmiyorum ne yalan söyleyeyim. Hatta onları ödünç verirken bile çok gönüllü olduğum söylenemez. Zaten kendim de ödünç kitap alıp okumayı hiç tercih etmem. Okuduğum kitap mutlaka kütüphanemde kalmalı derim.
      Okuduğum kitaplar benim için çok özeller, onlara dokunmuşum, onlar yüreğime dokunmuş, ruhsal dünyamda bütünleşmişim, veremem bu nedenle kimse kusura bakmasın :)

      Sil