29 Ekim 2017 Pazar

Dizi Setinden İzlenimlerim


İki dönem boyunca katıldığım, bu sene işler güçler yüzünden aksattığım senaryo atölyesinde hocamız dün bizi dizi setine götürdü. Daha önce sokakta defalarca çekimlere tanık olmuştum; fakat detaylı olarak ilk kez çekim izleyeceğim için oldukça heyecanlıydım. Bize sağlanan minibüse bindik ve yaklaşık bir saat sonra İstanbul'un sınırlarındaki Darıca'ya yani sete geldik. Arabadan indiğimizde pek çok minibüs ve karavanla karşılaştık. Geldiğimiz yer de sıradan bir mahalle değil, filmler için inşaa edilmiş oldukça büyük bir açık hava platosuydu.

Açık Hava Film Platosu

Kapıda bizi bir görevli karşıladı. İçeri almadan önce “Şu anda çekim var, lütfen telefonlarınızı sessize alın” dedi. Hemen telefonlarımızın sesini kıstık. Adeta bir mabede girer gibi yavaş yavaş platonun içine adımlarımızı attık. İçeriye girince çok şaşırdım. Doksanlı yıllardan kalma eski zaman kasabasını andıran pek çok ev vardı. Evler gerçekti, aralarında sokaklar vardı. Bakkal, manav, kahvehane gibi pek çok dükkan vardı. Sokakların tabelaları oldukça sahiciydi. Evlerin çoğunun camları açıktı, tül perdeleri uçuşuyordu. Kiminin penceresinin önündeki çiçeklere dikkatle bakmasam, sahte olduklarını anlayamazdım. Sonradan araştırdığıma göre bu platonun 6 dönümlük arazide bundan 4 sene önce 1 milyar dolar harcanarak kurulmuş olduğunu öğrendim. Platoda yer alan bakkal, pastahane, berber gibi yapıların tamamı Darıca'daki tarihi binaların birebir kopyası olarak inşa edilmiş. Bildiğiniz küçük bir mahalle orası. İçinde 7 sokak, 12 apartman ve farklı farklı 10 dükkan var. Ara yolların asfaltına, taş döşeli kaldırımlara ve dikilmiş canlı ağaçlara kadar bütün detaylar düşünülmüş. Platoya girdiğim anda sinemanın büyüsü beni sarmaladı. Gerçekler içinde hayaller, hayaller içinde gerçekler adeta dans ediyor sinemada. Ne muhteşem bir şey bu!

Hummalı çalışma
Platoya girdiğimizde üzerinde “ Balat Erkek Öğrenci Yurdu” yazan, kapısının önünde gerçek bir Atatürk heykeli olan binadan sağa doğru yöneldik. Sokakların birleştiği bir meydan, meydandaki bir dükkanın önünde dizide geçen eski model bir araba karşıladı bizi. Etrafta koşuşturan onlarca insan, ışıklar, kameralar, kablolar... Yönetmen ve görüntü yönetmeni yan yana oturuyordu bir tente altında. Önlerindeki iki ekranda farklı kameralardan gelen görüntüler vardı. Biz tam yönetmenin arkasında durduk ve bu sayede olup biten her şeyi izleme olanağı bulduk. Aklıma gelmişken söyleyeyim; son yıllarda oldukça moda olan “yönetmen koltuğu”nun sahicisini de görmüş oldum sette. Ama öylece kenarda duruyordu. Demek ki yönetmen çadırından ayrılınca kullanacaktı sandalyesini.

Gerçek içinde hayal, hayal içinde gerçek...
Birden görevlilerden birisi “Sessizlik” diye bağırdı. Zaten kısık sesle konuşan herkes sus pus oldu. Sonra yine görevlilerden biri “Trafik başlasın!”komutunu verdi. Bunun üzerine sokaktan insanlar geçmeye başladı. Bence figüranların hepsi yerel halktan seçilmişti. O kadar güzel yapıyorlardı ki işlerini... Bir kadın pazar çantasıyla karşıdan geliyor, öbür taraftan bir adam yürüyor falan... Sonra başrol oyuncusu dükkandan çıktı ve konuşmaya başladı. Konuşması bitince yönetmen ”Cut!” dedi sahne kesildi. Ezber vardı, sufle yoktu. Haftada yüz yirmi dakika çekilen dizilerdeki kalınca bir kitap gibi olan senaryoyu nasıl ezberliyorlar, takdir etmek lazım. Ve elbette o senaryo kısa sürede nasıl kotarılıyor! Hani kızıyoruz ya ne saçma laflar bunlar diye... Senarist ne yapsın; kısa sürede kalın bir kitabı nasıl yazsın! Halbuki yabancı dizilerdeki gibi süre kırk beş dakika olsa, senaryonun da çekimlerin de kalitesi kim bilir nasıl değişir!

Boom; çık kareden :)
Toplamda bir kaç dakikalık sahne için en az beş kez çekim yapıldı. Bir saate yakın zaman aldı sahnenin bitmesi. Ön kamera, arka kamere, yakın planlar... Her seferinde oyuncu aynı repliği söylüyordu. Oyuncuların olmadığı hareket sahneleri için ise bir görevli, oyuncunun repliğini okuyarak sanırım süre ayarlaması yapıyordu. Bu arada oyuncusuz ara görüntüler alındı. Bir ara uçak geçti, yine çekim kesildi. Önceki çekimde bankta oturan figüran yerinden kalktığı için görüntü yönetmeni uyardı çocuğu. Başrol oyuncusu da “Elimde tespih var mıydı?” diye sordu. Bütün bu detaylar, devamlılık için çok önemli şeyler.

Ben en çok açık havada biz paltoyla üşürken incecik peştemal ile dolaşan oyuncuya üzüldüm. Düşünsenize saatlerce o şekilde dolaşmak zorunda! Geçenlerde okumuştum;Türkiye'deki oyuncuların en büyük sorunu üşümekmiş. Halbuki bu işlerin kolayı var. Mesela Hollywood'da filmler devasa kapalı stüdyolarda çekliyor. Adamlar stüdyoda çölün de, plajın da, uzayın da sahtesini yapabiliyor! Bize de böyle platolar lazım; ya da filmler ve diziler kış aylarında daha sıcak olan Antalya veya Adana'da çekilmeli! Yazık bu insanlara bence. 

 Neyse ben olayı anlatmaya devam edeyim:

YönetmenSay” dediğinde, üzerinde planın numarası, kaçıncı çekim olduğu gibi montajda işe yarayan bilgiler yazan “klaket” devreye giriyordu. Klaketi tutan kişi “çat” diye tahtayı kapatınca
 “Üç, iki bir, buyurun! “ diye oyunu başlatıyordu yönetmen yardımcısı. Setin ayrı bir jargonu vardı, ayrı bir enerjisi vardı. Bence insan öyle bir yerde normal bir işteymiş gibi “Biraz kaytarayım, cep telefonuma bakayım!” falan diyemez. Aşırı konsantrasyon var, ve bir de aşırı emek sarf ediliyor. Set işçileri sürekli ayakta; sağa sola  koşturuyor. Yönetmenler sürekli sigara çay içiyor. Yüzleri yorgunluktan ve bence düzensiz beslenmekten kara sarıya dönmüş. Gerginler; çünkü çekimler kolay kolay bitmiyor. Düşünsenize haftada yüz yirmi hatta yüz elli dakika süren dizi çekmek kolay iş mi!
Sette dinlenme yok!

 Çekimleri uzunca bir süre soluksuz bir şekilde izledikten sonra yönetmen, söyleşi yapmaya vakti olmadığı için bizden özür diledi.  En sonunda başrol oyuncuları ile birlikte toplu fotoğraf çekildik ve platodan ayrıldık.

Bu ziyarette sinemanın büyüsüne daha da çok kapıldım. Adım adım o sihirli dünyaya yaklaştığımı hissediyorum. Bir gün mutlaka kendi senaryomun çekildiği sete gideceğim. Ve size bu blogda anlatacağım...


31 yorum :

  1. Bu yaz Sığacık'ta bir dizi çekimine rastladım, hem çok kalabalık ve trafiği yoğun bir ortam hem de konsantrasyon ve sessizlik gerektiren. Kaç defa yol tam trafiğe kapatılamadığı için çekimler kesildi. Senaryo çok önemli bence çünkü üzerine çekilen tüm emekler senaryo iyiyse yerini buluyor, değerleniyor. Ama her kademesindeki emekçinin de payı çok, bazen yanlış bir kanal ya da gösterim saati bile projeyi etkiliyor. Balat'ta bir çekime denk geldim en son gittiğimde film içinde film olmuşlardı sanki o sokakta. Senaryo yazarlığını ben de öğrenmeye çalışıyorum, sinema görsel dilin gücü ile etkili bir sanat. İnşallah en kısa zamanda her şeyiyle içinize sinen ve içimize dokunacak bir senaryo ile izleriz Evde Yazar'ı. Selamlar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru söylemişsiniz. Senaryonun bu emeğe değmesi lazım. İyi dilekleriniz ve yorumunuz içi teşekkür ederim. Sevgiler

      Sil
  2. Sabırsızlıkla sizin de bu hayali gerçekleştirdiğiniz yazınızı bekliyorum Evde Yazar... Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  3. Dizinin ismini niye açık açık yazmadın Şevkat Yerimdar diye? O peştemallı adamı bende düşünmüştüm diziyi izlerken. Adam zatürre olur. Kapalı platolar da olacak. Ama zamanla. Aynı planı bir ordan bir burdan çekmek ölüm. Senaryo kariyerinde başarılar dilerim 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü bu yazıda dizinin kimliğinden çok seti ön plana çıkarmak istedim. O yüzden fotoğrafarda yüzleri de flu yaptım ama gözünüzden kaçmadı :)
      İyi dilekler için teşekkürler :)

      Sil
  4. Şevkat Yerimdar buu.Burası gerçek bir mahalle mi set mi diye merak ediyordum.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hay Allah iyi saklayamadım demek ki :) Kaçmadı sizin gibi dikkatli kişilerin gözünden :)

      Sil
    2. Evet oyuncular hele hamamcıdan tanımamak mümkün değil de bu mahalleyi daha öncede 90'lar dizisinde seyretmiştik.Dizileri izlerken çekilen mekanları incelemek gibi bir huyum var.

      Sil
  5. rüyalar alemi gibi olmuş. dizi izlememe rağmen, set lere hep ilgi duymuşumdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet setler insanı farklı etkiliyor. Rüyaların gerçek olması gibi...
      Sevgiler :)

      Sil
  6. Sanırım ilk kez yazınızı gülümsemeden, merakla ve ciddiyetle okuyorum derken, "Set işçileri sürekli ayakta koşturuyor." cümlenizle ipleri koyuverdim. Hınzırlık değil mi? Otururken koşturmanın daha zor olacağı geldi birden aklıma. Umarım kızmadınız şakama:)

    Set hakkında bilgi dağarcığımızı genişlettiğiniz için teşekkürler Evde Yazar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orada bir "virgül" sorunu olmuş. "Set işçileri sürekli ayakta, koşturuyor." demem gerekirdi. Ama dikkatinize hayran kaldım. Niye kızayım, hoşuma gitti. Uyarı için teşekkürler :)

      Sil
  7. Masal üretme atölyesi :)

    Gerçekten işleri zor. Keşke kısa olsaydı diziler de daha kaliteli yapacak vakitleri olsaydı.

    Gerçekleşen hayallerini izlemek dileğiyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle, ne güzel söylediniz :)
      Amin amin :)
      Sevgiler

      Sil
  8. Setlere keşke arada bir ziyaretçi kabul etseler ...çok heyecanlı zevkli bence izlemek.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sete gidince neden ziyaretçi kabul etmediklerini çok iyi anladım. Gerçekten sessizliğe ve konsantrasyona ihtiyaçları var.
      Ama izlemek güzeldi :)

      Sil
  9. Umarım hayaliniz gerçekleşir. Yurt dışında tabi muhteşem bütçeler olunca devasa kapalı platolar kurmak mümkün ama maalesef Türkiye'de hem uygun yeri bulmak hem de böyle büyük yatırımlar yapmak mümkün değil. Umarım o günler de gelir. Başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Sanatın gelişmesi en büyük hayallerimizden biri :)
      Sevgiler

      Sil
  10. O kadar merakla okudum ki, ne güzel bir olaya şahit olmuşsun yavrum. Dilerim kendi senaryonu da çekilirken izlemen nasip olur. Eline sağlık. Sevgilerimmle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyan gözlerinize sağlık :)
      Teşekkür ederim, sevgilerimle

      Sil
  11. Oraya nasıl gittiğinizi anlatır mısınız mesela diğer gitmek isteyenlere bilgi vermek amacıyla izin veriyolar mı her zaman ziyarete youtube da gördüm çocuklar aynı yere demirlerden atlayıp girdiler sonra güvenlik görevlisi kovaladı kaçtılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben, senaryo kursundaki hocamızın özel organizasyonu ile gittim. Ziyaretçilere açık bir yer değil maalesef

      Sil
  12. Oraya gitmek istesek nasıl gidebiliriz ne zamanlar ziyarete açik bir de nasıl girdiniz oraya biraz anlatır mısınız diziyi izliyor muydunuz nasıl hissettiniz teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diziyi daha önce bi kez izlemiştim. Arka plandaki çalışmaları görmek elbette çok heyecan vericiydi.

      Sil
  13. dizinin adı neymiş kiiii.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıdaki yorumlarda biri keşfetti gerçi ama yine de ben söylemeyeceğim; reklam olmasın :))

      Sil
  14. hımm anladım okudum tamam :)

    YanıtlaSil
  15. Dizi setleri ve reklam çekimleri yapan çok yakından tanıdıklarım var.Bu işin kamera arkasında ne kadar yorucu ve yıpratıcı olduğunu onlardan biliyorum.Son çekimlerde Antalya Kaş' da kaç gün denizin ortasında geçirdiler.Gerçekten bir dakikası için bile büyük emek veriyorlar.
    Hayallerinizin bir gün gerçekleşmesi dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de olağanüstü bir efor harcanıyor bu sektörde. Bütün set emekçilerine kolay gelsin diyorum ben de.

      Hayallerim gerçekleşirse ve bir filmim olursa ne harika olur:) İnşallah diyeyim ve teşekkür ederim.
      Sevgiler :)

      Sil